8 Ekim 2018 Pazartesi

Memorial Hastahanelerinde organ kaçakçılığı iddiaları (5) | Türk Kızılayı da organ ticaretinin içinde mi? | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, organ kaçakçılığı, kızılay, memorial, hastahane, yakın doğu üniversitesi hastahanesi, siyonistler, masonlar, haçlılar, kripto Yahudiler,

Türk Kızılayı bile bu işin içinde...

Diyarbakır'da, 35 milyon dolar para ile inşa edilen, en altta iki gizli bodrum katı bulunduğu ve oraya dışarıdan tünelden giriş olduğu ve organ kaçakçılığında kullanıldığı iddia edilen Memorial Hastahanesi, donörleri nereden, nasıl temin ediyor?

Bana ulaşan iddialara göre, uluslar arası bir organizasyon var. Bunlar Türk Kızılay'ı, Kızıl Haç ve AB'nin bazı yardım kuruluşları içinde saflar tutmuşlar. Diyarbakır'daki Memorial'a getirilip organları için katledilenlerin çoğu 8-10 yaş aralığındaki kız ve erkek çocukları... Bunların çoğu Suriye'den kaçırılıyor, bir kısmı Pakistan ve Hindistan'dan... Türk Kızılayı'nın yardım kamyonlarından ve TIR'larından bazıları gerçek yardım malzemeleri ile sınırı geçiyor, sorunlu ve otoritenin kaybolduğu, çok sayıda çocuğun yetim ya da öksüz kaldığı bölgelerde yardımlarını yapıyorlar ve sonra dönüşte kaçırılan çocukları bu araçların kasalarında getiriyorlar. Bunlar sınırda kontrole tabi tutulmuyorlar. Damgalı, mühürlü özel evraklar ve kartlar gösteriyorlar ve anında "Geçin" deniliyor, kontrolsüz geçiyorlar. Aynı şekilde Kızılhaç'a ait araçlar da kullanılıyor.

Diyarbakır Memorial'ın sahibi Turgut Aydın falan değil, ismini vermeyeceğim, Türkçe isme sahip biri de değil... Bu işin merkezinde Masonlar, Şeytan'a tapanlar, Siyonistler, Haçlılar var. Muhtelif devletlerin bürokrasisinde bağlantıları var. Afrika'dan Asya'ya ve Ortadoğu'ya kadar, sorunlu olan bütün bölgelerden çocuk ve yetişkin kaçırıyorlar. O tarzda kaçırmayıp da "Senin sınırlardan geçmene yardımcı oluruz, sen de sonra bize borcunu öder, payımızı verirsin" denilenler de var. Bunlarda oyun binbir türlü... Masonluğun devletler üstü bir otoritesi varmış da muhtelif devletlerin kurum ve kuruluşlarını birbirine organize etmiş gibi bir manzara var. Bu büyük suç örgütünün sadece Türkiye'de, biri İstanbul'da ve çok büyükçe olan, çok sayıda sözde hastahanesi var. Türkiye, bu işin merkez üslerinden biri yapılmış. Burada parçalanan zavallı insanların organları, çoğunlukla yurt dışına çıkartılıyor. En merkez üs elbette ki İsrail...

Kurban olanlar sadece çocuklar da değil. "Sana Türkiye'de yeni bir hayat kurman için yardımcı oluruz" ya da benzeri tavırlar ve sözler ile yetişkinler de kandırılıyor. İşsiz güçsüz, darda olan yetişkinler bu vaatlere kanıyorlar. Sonra ne olduğunu bile doğru düzgün anlayamadan parça parça oluyorlar. Zira bu çete hem aklı alan ve insanı robot gibi bir hale sokan ilaçlar kullanıyor hem de sihir-büyü aslında bunların uzmanlık alanı...

İnsan kanı ile ayin

Bu insanlık dışı, akıl almaz pis işin en tepe noktalarında, doğrudan şeytana tapınan kadrolar var. Toplanıp Şeytan'a tapınma ayinleri yapıyorlar. Türkiye'de, o hastahaneye çıkan tünelin içinde bile bu şekilde ayin yapmak için hazırladıkları bir büyük oda var. Bu resmini gördüğünüz Yahudi de insan kanı içerek ayin yapacak kadar sapıtmışlardan. İnsanları insandan saymıyorlar. Bu yaptıklarından aşırı derecede zevk alacak hale kadar düşmüşler. Sihir ve büyüde, cinleri kullanmakta mahirler. Şeytan da bunlara yardım ediyor, askerlerini veriyor. 

Zaten Masonlar "Kainatın ulu mimarı" diyerek gizli gizli Şeytan'a tapıyorlar. Bu gerçeği, belli dereceye gelmemiş Masonlara söylemiyorlar. Mason mahfillerinde keçi keserek ayinler yaptıkları bilinen ve çok defa gizli kameraya alınan Masonlar, o keçileri bile Şeytan için kesiyorlar. Diyarbakır Memorial'ı bir de cinlerle koruma altına almışlar ve girişte yedi güçlü cin görevlendirmişler. Lakin çok seçmece, güçlü, vasıflı cinler olsalar da bunlardan üçü, dün gece ani bir baskında öldürüldü. Şaşkın haldeler... 

Şu tekniği de kullanıyorlar:  

Belirledikleri bazı insanlara kuvvetli büyüler yapıyorlar. Bir anda bir ya da birkaç organı krize giriyor. Dayanılmaz acılar başlıyor. Sonra bunların yakında olan hastahanelerine geliyorlar. Orada acil masaya yatması, neşter vurulması, hayati riskten kurtarılması gerektiği söyleniyor. Ne olduğunu bile anlamadan masaya yatanlar, bir daha kalkamıyorlar. Zaten karınları açılmışken organları alınarak kapatılıyor. Ailesi anlayabilecek ise, şüphelenecekse onlara da büyü yapıyorlar. Aile fertleri "Ne oldu böyle birden, nasıl oldu bu, bunda bir iş var?" deyip dursa bile büyünün tesiri ile bunu dillendiremiyor, kimseye açamıyor.

O kadar sağlam büyü yapabiliyorlar, bu şeytanlıkta o kadar mahirler ki sadece gerçek rabıtalı olanlar korunabiliyorlar. Bazı insanlar tuhaf bir şeyler olduğunu anlayıp masaya yatmayınca, bunlar üst üste başka büyüler de yapıp o kişinin halini ağırlaştırıyorlar. Hoca ya da üfürükçü dolaşmaya vakit bulamayacak kadar dayanılmaz acılarla masaya yatıyorlar. 

Bir teknikleri de şu:  

Devletlerin muhtelif kurumları zaten kontrollerinde olduğu için, insanları tarıyorlar. Kimsesizleri belirliyorlar, ikamet yerlerini belirliyorlar. Bunlara araba çarptırıyorlar ya da motosikletli gasp çetesi gibi bir görüntü veriyorlar, darp ediyorlar. Araba fena çarpmış ya da gasp çetesi fena hırpalamış gibi bir görüntü oluşturuyorlar. Hemen masaya yatırıyorlar ve sonra doğrudan organları almaya başlıyorlar.

Zaten kimsesiz, zaten hakkını, hukukunu sorgulayan olmayacak. Zaten T.C. devleti dahil onlarca devlet kimsesizlerin cesetlerini gasp ediyor, yazılı ya da sözlü rızaları alınmadığı halde cesetlerini senelerce tıp fakültelerinde oyuncak ediyorlar. Hatta devletler birbirlerine kimsesizlerin cesetlerini satıyorlar. Büyük para kazanan devletler var bu işten... Sonra haykırıyorlar, demokrasi, insan hakları, fikir ve vicdan hürriyeti, çağdaşlık v.s. diye... Dünya kocaman ve çok acımasız bir sirk alanı. Hep iyiler geri durduğu, savaşmadığı için bu böyle... 

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

BU YAYINIMIZI SOSYAL AĞLARDA PAYLAŞMAYIN, çünkü CIA SANSÜRLEYECEK ve kimse görmeyecek.

Bizi, gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere, Amerikan sosyal ağlarının ve video kanallarının hiçbirinde sağlıklı/sansürsüz/özgür bir şekilde takip edemezsiniz. Senelerdir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut teknik delil ile, ayrıca binlerce kişinin şahitliği ile ispat edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.

BİZİ TELEGRAM GRUBUMUZDAN TAKİP ETMELİSİNİZ

Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. WhatsApp’ın da gerçek sahibi CIA’dır ve Telegram, WhatsApp’ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için www.telegram.org adresinden, kullandığınız cihaza uygun olan bir uygulamasını kurup, şuradaki Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar